Beşiktaş Başkan Adayı Hüseyin Yücel SÖZCÜ’ye Konuk Oluyor

besiktas-baskan-adayi-huseyin-yucel-sozcuye-konuk-oluyor-y1qWRV6y.jpg

Beşiktaş’ta Olağanüstü Genel Kurul Öncesi Hüseyin Yücel’in Açıklamaları

Beşiktaş’ta 29 Aralık’ta gerçekleşecek olağanüstü genel kurul öncesinde başkan adayı Hüseyin Yücel, SÖZCÜ TV’de yazarımız Ercan Taner ve muhabirimiz Doğan Gündoğdu ile önemli bir söyleşi gerçekleştirdi. Yücel, UEFA’dan borçsuzluk yazısı alabilmek için bankada bulunan parasını bloke ettiğini belirterek, “35 milyon Euro verdim, bu doğru. Serdal Adalı, 12-13 milyon Euro nakit koydu, geri kalan kısmı ise kredi olarak ifade etti. Ancak banka kredisi, şahsi kefaletimle alınmış değil. Ben şahsen 720 milyon TL’yi bloke ettim. Bu meblağ sayesinde Beşiktaş kredi kullanarak UEFA nezdinde 15 milyon Euro ödeme gerçekleştirdi ve borçsuzluk kağıdını alıp mali kongreye katıldık” dedi.

Hüseyin Yücel’in Cevapları

– Sizi seçim kararına götüren neden neydi?

Yücel, “Serdal Bey’in tüzüğe baktıkları ve 2 gün önce olsa olağanüstü seçime gidilebileceği, 2 gün sonra istifa edildiği için olağanüstü seçim olamayacağı gibi bir açıklama yaptığını duydum. Bu, oldukça absürt ve çelişkili bir durum. Eğer başkan olarak atandıysam, bu durumu etik bulmadım. Seçilen bir yönetimim ama başkan olarak seçilmedim. Kongre üyelerinden güven oyu almam gerektiğine inandım. ‘Darbe’ gibi söylemlerle ortalığı karıştırdılar. Ben de meydan okudum. Bu darbe sözleri tamamen yalan. Hep beraber seçime gidelim dedim. Yönetim ve başkanın meşruiyetini tartışmaya açmayalım. Adayım ve kendi kadrolarımla göreve talip oldum. Bu nedenle böyle bir seçim kararı aldık. Yönetim kurulunda mayısa kadar devam edelim diyenlerin çoğunluğu olsa da, onlardan rica ettim; güven oyu almadan gitmem zararlı sonuçlar doğurabilir dedim. Kırmadılar, oy birliğiyle seçim kararı aldık.”

– İstifa edip başkanlığı almasaydınız ve yönetimi Denetleme Kurulu’na bıraksaydınız ne olurdu?

Yücel, “Eğer ben de istifa etseydim ve yönetim denetim kuruluna geçseydi, Beşiktaş kayyuma giderdi. Bu çok açık ve net… İçeride yaklaşık 1.5 aylık ödenmemiş maaşlar vardı, önümüzde kritik bir Fenerbahçe maçı vardı, primler ve geçmişten kalan bonservis ödemeleri bekliyordu. Kayyumdan başka bir seçenek göremiyorum. 2 ayı aşan bir süre ödenmezse, futbolcular sözleşmelerini feshetme hakkına sahip olabiliyorlar.”

“Kullandığı Kelimelere Dikkat Edilmeli”
– Hasan Arat ‘Kalkışma yapıldı’ dedi. Bu lafı duyduğunuzda ne hissettiniz?

Yücel, “Sayın Hasan Arat ile bu konuyu görüştüm. ‘Kalkışma’ ifadesini bizim için kullanmadı. O, ‘kalkışma’ ifadesini Samet Aybaba ve Brad Friedel için kullandı. Samet Hoca görevden alındı ve akabinde basın toplantısında içinden gelenleri anlattı. Bazı şeyleri tasvip etmesem de, yüzde 99 haklı, ama yüzde 1 haksız olduğu taraf var. Çok fazla komisyon, faiz, maaşlar dedi. Bu, öyle bir algı yarattı ki, sanki biri Beşiktaş’tan komisyon aldı veya oradan nemalandı gibi bir düşünce oluştu. Samet Hoca asla ‘Şu hırsız, bu para çaldı’ demedi, ancak kullandığı kelimeleri cımbızla çekince burada bir yolsuzluk varmış gibi bir algı oluştu. Samet Hoca’nın bahsettiği komisyon, Brad Friedel’ın futbolcu satması karşılığında alacağı komisyona aitti. Ancak hiçbir futbolcu satılamadığı için o da komisyonunu alamadı. Keşke satabilseydi de komisyonunu alabilseydi.”

– Masuaku’nun kulübe ihtar çektiğini duyduğunuzda üzüldünüz mü?

Yücel, “Arthur Masuaku’nun ihtar çekmesi beni sinirlendirdi. Ağustos ayından beri tüm maaşlarını ve primlerini düzenli olarak aldılar. Maç biter ve kazanırlarsa, ertesi gün primlerini yatırırız. Bazı takımlar, geçen sezonun şampiyonluk primlerini dahi yatırmamış. Masuaku ile yarın yüz yüze görüşeceğim.”

“Mali Yapı Felaketti”
– Kaçıncı ayda ben ne yaptım, nereye geldim dediniz mi?

Yücel, “Üçüncü veya dördüncü ayda bu durumu fark ettim. Kulübün mali yapısı gerçekten felaketti. Sayın Serdal Adalı, yapılan transferlerin mali yapıyı bu hale getirdiği algısını yaratmaya çalışıyor. Ancak yapılan transferler ile gelinen mali yapının hiçbir alakası yok. Geldiğimizde kasada 90 milyon TL para vardı, aralık maaşları ödendi. Ocak ayından itibaren Beşiktaş’ın hiç geliri yoktu. Gelir ile gider arasında ciddi bir fark vardı. Gelirin yüzde 50’si temlik altında, gelen paranın yarısı bankalara gidiyor. Futbolcu maaşları, faizler, vergi borçları, bonservis ücretleri ve menajer ücretleri bekliyordu. Nakit akışı çok sıkıntılıydı. Beşiktaş’a yardımcı olmaya, hizmet etmeye gelirken hayalim transferlerde elimi cebime atmaktı. Bunu karınca kararınca yaptık. Onun yerine kulübü yaşatmaya çalıştık.”

– Yapılan bazı transferlere yüksek rakamlar ödendiğini düşünüyor musunuz?

Yücel, “Bir algı çalışması var. Serdal Adalı tarafından, sanki bu borç 11 ayda yapılan transferlerden kaynaklanmış gibi bir hava var. Oyunculara ödenen bonservisler ortada. Bir oyuncuyu pahalı aldınız diyebilirsiniz, daha düşük fiyatlı alabilirdiniz diyebilirsiniz. Ancak şu an oluşan 100 milyon Euro borcu siz yaptınız, sizin kadronuzdan dolayı demek tam anlamıyla bir algı çalışması. 100 kere anlattım, anlamama ihtimalleri sıfır. Anlamıyorsa, anlattığımı adaylıktan çekilmeli. Önceki dönemde alınan ve giden oyunculara ödenen paralar da bu yükümlülüğün içindedir. 18 futbolcuyla yollarımızı ayırdık. Rafa, Paulista, Immobile bonservissiz geldik. Muçi, Musrati, Felix, Joao Mario ise bonservislidir. Muçi ve Musrati için 22 milyon Euro ödendi. Bu transferlere müdahale etmedim. Yüksek, bu doğru. Sorumluluktan kaçmıyorum, hesabını veririm. Beşiktaş her yerden havlu atmıştı, sadece Türkiye Kupası vardı. O dönemde tribünler ‘Hasan Arat, transfer nerede?’ diye soruyordu. O da kendi scout ağıyla oyuncuları buldu. Beni de transfer görüşmelerine çağırdı. Biz bu oyuncular sayesinde 2 kupa kazandık. Kaç yıldır başkanlık yapan ve tek bir kupası olmayan kulüpler var. Biz altı ayda Türkiye Kupası’nı ve Galatasaray’ı 5-0 mağlup ederek Süper Kupa’yı kazandık. Bu demek değildir ki bu oyuncular ucuzdu. Bu eleştirilere katılıyorum. Bu oyuncuların ücretleri yüksek kaldı, daha düşüğe alabilirdik ama elimiz çok kuvvetsizdi. Ciddi bir tribün baskısı vardı. Başkan ciddi bir şekilde sıkıştırılıyordu. Diğer taraftan transferin son günüydü. Karşı taraf kulüpler ve menajerler çok akıllıydı. Elimiz sıkışık olduğu için üstümüze geldiler. Normal şartlarda 2-3 milyon Euro daha aşağı bitebilirdi, ama o gün o şartlarda o fiyata bitti.”

“Maccabi Maçı ve Taraftar Sorunu”
– Maccabi maçı İstanbul’dan Macaristan’a alındı. ‘Paşa paşa gelip oynayacaklar’ dediniz, olmadı. Avrupalı birçok rakip, çeşitli bahanelerle Beşiktaş taraftarını stadyuma almıyor. Tavrınız ne olacak?

Yücel, “Maccabi maçı, devlet büyüklerimizin yol göstermesiyle, provokasyona açık olmasından dolayı, kendi devletimiz tarafından burada oynatılmak istenmedi. O sıralarda İsrail ile sıkıntılı bir durum vardı. Provokatörlerin maçı karıştırması ihtimali vardı. Bu nedenle maçı burada oynamak istemediler. Twente maçı için yerel yönetim, seyircisiz oynanmasını talep etti. 3-4 gün önce bu konuda bir toplantı düzenlendi. Yanlış yapıldığı ifade edildi. Ancak yerel yönetim seyircisiz oynanmasını diretirse elimizden bir şey gelmez.”

Exit mobile version