Acun Ilıcalı’nın Yoğun Hayatı ve İki Görev Arasındaki Denge
İngiltere Championship takımlarından Hull City’nin sahibi ve Fenerbahçe’de asbaşkanlık görevini yürüten Acun Ilıcalı, bu iki önemli görev arasında yaşadığı yoğunluğu ve deneyimlerini paylaştı. Fenerbahçe’ye ayırdığı zamanın hayatının yalnızca yüzde 20’siyle sınırlı olduğunu belirten Ilıcalı, Hull City için “Burası benim hayatım” ifadelerini kullandı. Yoğun bir tempoda çalışmasına rağmen bu süreçten keyif aldığını dile getiren Ilıcalı, “İstanbul gibi 22 milyon insanın yaşadığı bir şehirden buraya geliyorum ve burası benim için her zaman bir terapi gibi.” şeklinde konuştu.
İlıcalı’nın açıklamaları aşağıdaki gibidir:
- “Hayatımın Benzersizliği”
“Sizin ve taraftarlarımın da bildiği gibi, hayatım, bence dünyada eşi benzeri olmayan bir hayat. Son derece yoğun bir yaşam sürdürüyorum ve bunu arkadaşlarıma her zaman dile getiriyorum. Fenerbahçe’deki görevim, hayatımın yüzde 20’sinden fazlasını almayacak. Bu kulüp (Hull City), taraftarlar ve buradaki herkes şu anda benim hayatım. Şu anda yapmak istediğimiz şey, daha iyi bir takım yaratmak.” - “Zorlu Günler ve Keyif”
“Hayat çok zor. Türkiye’nin bir yerinde toplantıdaydım, İstanbul’a uçtum, sonra buraya geldim. Ardından İstanbul’a geri döneceğim ve Fenerbahçe deplasmanı için iki saatlik bir uçuşla Türkiye’nin doğusuna gideceğim ve geri döneceğim. Şu anda yaşadığım hayat bu ama bir şeyin altını çizmem gerekiyor. Elbette bundan keyif alıyorum. Yani bu yüzden bu hayatı tercih ediyorum çünkü gerçekten zevk alıyorum. Bu, benim için çok fazla iş olduğu anlamına gelmiyor; her dakikasından keyif alıyorum. İngiltere’de bir takımım olduğu için gurur duyuyorum ve burada böyle güzel bir takıma sahip olduğum için de mutluyum.” - “Terapik Bir Ortam”
“Beş yaşındayken Fenerbahçe taraftarıydım ve şimdi başkan yardımcısı olmaktan büyük bir onur duyuyorum. Bu, hayatımın ilk bölümünden (anne ve babasını kaybettiği dönem) sonra şanslı olduğumu düşündürüyor. İkinci bölümde gerçekten keyif alıyorum. Buraya ne zaman gelsem, kendimi cennette gibi hissediyorum. Bu kasabanın, bu şehrin enerjisini, tüm insanlarını ve güzel insanlarını hissetmek oldukça özel. İstanbul gibi 22 milyon insanın yaşadığı bir şehirden, bu sakin ve huzurlu ortama gelmek benim için her zaman bir terapi niteliği taşıyor.”