Hava Kirliliğinin Sağlık Üzerindeki Etkileri
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Yeşim Demirel Barut, hava kirliliğinin bireyler üzerindeki etkileri hakkında önemli bilgiler paylaştı. Hava kirliliğinin tanımını yaparak, “Hava kirliliği; havada bulunan katı, sıvı ve gaz halindeki yabancı maddelerin, insan sağlığına, canlı yaşamına ve ekolojik dengeye zarar verecek miktarlarda, yoğunluklarda ve uzun süreli olarak atmosferde bulunmasıdır. İnsanların üretim ve tüketim faaliyetleri sırasında ortaya çıkan atıklar, hava tabakasını kirleterek yeryüzündeki canlı yaşamını olumsuz etkileyebilmektedir.” dedi.
‘Solunum Yolları Daha Fazla Etkilenmektedir’
Hava kirliliğinin insan sağlığına olan etkilerinden bahseden Dr. Barut, “Hava kirliliğine maruz kalmanın, her yıl milyonlarca ölüme ve sağlıklı yaşam kaybına neden olduğunu gözlemliyoruz. Hava kirliliği ile ilişkili hastalık yükü, sağlıksız beslenme ve tütün kullanımı gibi önemli küresel sağlık riskleri ile aynı seviyeye ulaşmıştır. Hava kirliliğinden etkilenmeyen organ veya sistem neredeyse yoktur. Ancak, kalp-damar ve solunum sistemleri bu durumdan en fazla etkilenenlerdir. Bilimsel araştırmalar, hava kirliliğine maruz kalmanın kalp krizi, felç ve kalp yetmezliği gibi hastalıklarda artışa neden olarak, uzun ve kısa vadeli kalp-damar hastalıklarına bağlı ölüm oranlarını artırdığını göstermektedir. Kalp krizleri, kalp yetmezliği, damar içindeki pıhtılaşma ve sinir sisteminde inme, hava kirliliği nedeniyle sık görülen hastalıklar arasında yer almaktadır.” şeklinde konuştu.
Hava Kirliliği ile Ortaya Çıkan Hastalıklar
Dr. Barut, hava kirliliğinin kimleri ve nasıl etkilediğini şu şekilde sıraladı:
- İnce partiküllere ani (akut) temas sonrası, özellikle çocuklarda ve astım hastalarında solunum yolu belirtileri, solunum fonksiyonunda azalma ve hava yolu inflamasyonu oluşmaktadır.
- Kronik (uzun süreli) partikül maddeye maruz kalma, KOAH ve solunum yolu enfeksiyonları, akciğer fonksiyonlarının azalmasına ve ileride akciğer yetmezliğine yol açabilir.
- Hava kirliliği bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek alerjik duyarlılığa neden olur. Bunun sonucunda alerjik hastalıkların gelişiminde ve mevcut alerjik hastalığı olan bireylerde alevlenmelere yol açabilir.
- Doğum öncesinde anne karnında hava kirliliğine maruz kalan bebeklerin, ilerleyen yaşlarda solunum hastalıklarına yatkınlık geliştirdiği bilinmektedir.
- Yenidoğanlarda genetik bozukluklar ve kanser artışları ile zihinsel gerilik gözlemlenmektedir.
- Özellikle çocukluk döneminde, hava kirliliği alt solunum yolu enfeksiyonları ve zatürre nedeniyle ölümlere neden olmaktadır.
- Hava kirliliğinin otizm, bunama, Alzheimer Hastalığı, metabolik sendrom, diyabet, apandisit ve sperm kalitesinde bozulma gibi birçok hastalığa yol açtığı artık kanıtlanmıştır.
‘Akciğer Kanserini Tetikleyebilir’
Hava kirliliğinin akciğer sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine de değinen Dr. Barut, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hava kirliliğini Grup I kanserojen olarak sınıflandırmıştır. Bu durum, hava kirliliğinin akciğer kanserine neden olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, mesane kanseri gelişiminde de hava kirliliği önemli bir etken olarak tanımlanmaktadır. Partikül maddeye maruz kalmanın meme kanseri riskini artırdığı bilimsel olarak gösterilmiştir.” ifadelerini kullandı.
‘Yılda 3.8 Milyon Kişi Ev İçi Isınma Kaynaklı Yakıtlar Nedeniyle Ölüyor’
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde her yıl toplam 8 milyon insanın iç ve dış ortam hava kirliliğinin yol açtığı hastalıklar nedeniyle erken öldüğünü belirten Dr. Barut, “Bu ölümlerin 4,2 milyonu sanayi, trafik ve ısınma kaynaklı dış ortamdaki hava kirliliğinden kaynaklanırken, 3,8 milyonu ise ev içinde yemek pişirme ve ısınma için kullanılan yakıtlardan kaynaklanan iç ortam kirliliğine bağlı olarak gerçekleşmektedir.” şeklinde konuştu.
‘Çocuklar ve Gebeler Risk Altında’
Dr. Barut, hava kirliliğinden en fazla etkilenen grupları şu şekilde sıraladı:
- Bebekler ve çocuklar: Hava kirliliğinin zararlı sağlık etkilerine karşı en savunmasız gruptur.
- Gebelik: Gebelik sürecinde hava kirliliğine maruz kalma, ölü doğum, erken doğum, intrauterin gelişme geriliği ve düşük doğum ağırlığına yol açabilir. Bu çocuklarda, ilerleyen dönemlerde nörogelişimsel sorunlar ve akciğer işlevlerinde azalma gözlemlenebilir.
- Yaşlılar
- Kronik hastalığı olan bireyler: Kalp veya akciğer rahatsızlıkları gibi.
- Düşük sosyo-ekonomik düzeyde yaşayan insanlar.
- Kirli havaya maruziyet riskinin yüksek olduğu mesleklerde çalışan bireyler.
‘Enerji Tüketimi Azaltılmalı’
Dr. Barut, hava kirliliğini azaltmak için bireylerin ve toplumun üstlenmesi gereken görevleri şöyle sıraladı:
- Enerji tüketimini azaltmak.
- Yakıtları (soba ve kaloriferler) teknik kurallara uygun bir şekilde yakmak.
- Binalarda ve evlerde ısı yalıtımına gitmek.
- Kalorifer ve soba bacalarını her sezon başında mutlaka temizlemek.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak.
- Araç emisyonlarını azaltmak.
- Sürdürülebilir tarım uygulamalarını tercih etmek.
- Atık üretimini azaltmak.
- Hava kirliliğini azaltan destek politikaları geliştirmek.
- Toplu taşıma sistemlerini kullanmak.
‘Ev İçi Hava Kirleticiler En Aza İndirilmeli’
Dış ortam hava kirliliğinin arttığı kış aylarında, özellikle kalp ve akciğer hastalarının dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Dr. Barut, “Ev içindeki hava kirleticilerini azaltmak veya kaldırmak (tütün kullanımı gibi), dış ortam kirliliğinin görece azaldığı saatlerde evi havalandırmak ve dışarı çıkmak gibi önlemler alınabilir. Ancak esas olan, havayı kirleten faktörlerin ortadan kaldırılmasıdır. Bu amaçla fosil yakıtlı enerji kaynakları yerine rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, fosil yakıt tüketen sanayi kuruluşlarının elektrik enerjisi ile çalışmaya dönüştürülmesi ve elektrikli ulaşım ve toplu taşıma araçlarına ağırlık verilmesi gibi önlemler, politik kararlılıkla alınmalıdır.” dedi.