Alkol ve Sağlık: İki Yüzlü Bir İlişki
Dünyanın birçok yerinde sosyal etkinlikler ve kutlamalar, alkol olmadan düşünülemez. Bir kadeh şarap, bazı kişiler için tanışma ve iletişim kurma konusunda önemli bir araç işlevi görür. Ancak alkol tüketimi, bazı insanlar için sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda sosyal yaşamın bir parçası haline gelmiştir.
İnsanların alkol tüketiminde çeşitli nedenler bulunmaktadır. Kutlama yapmak, sosyalleşmek ve stres atmak, yaygın olarak bilinen alkol tüketimi sebeplerindendir. Bazı araştırmalar, kırmızı şarap gibi belirli alkollü içeceklerin sınırlı miktarlarda sağlık yararları olabileceğini öne sürse de, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlıklı bir alkol tüketim düzeyi olmadığını belirtmektedir.
DSÖ’nün Araştırması
DSÖ’nün yakın tarihli bir raporuna göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık 2,6 milyon insan alkolle ilişkili nedenlerden dolayı hayatını kaybetmektedir. Alkol, bağırsak ve meme kanseri de dâhil olmak üzere en az yedi farklı kanser türünün tetikleyicileri arasında gösterilmektedir. DSÖ tarafından yapılan kapsamlı bir çalışma, hafif ve orta düzeyde tüketime karşılık gelen 1,5 litreden az şarap veya 3,5 litreden az biranın bile sağlık açısından tehlikeli olabileceğini ortaya koymaktadır. Yeni kılavuzda, güvenli bir tüketim miktarının olmadığı ve “herhangi bir alkollü içeceğin ilk damlasıyla sağlık riskinin başladığı” vurgulanmaktadır.
Tüketimde Düşüş
DSÖ verileri, dünya genelinde kişi başına düşen toplam alkol tüketiminin 2010 yılında kaydedilen 5,7 litreden, 2019’da 5,5 litreye hafif bir düşüş gösterdiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, alkol tüketiminde erkekler kadınlara göre daha önde gelmektedir. Ortalama olarak kadınlar yılda 2,2 litre, erkekler ise 8,2 litre alkol tüketmektedir.
İngiltere’nin Berkshire bölgesinde yaşayan 44 yaşındaki Anna Tait, alkolü tamamen bırakma kararı aldı. Tait, “Genel olarak çok fazla içtiğimi söyleyemem ama Cuma günleri alkol tüketimim artıyordu. İşten sonra birkaç bira veya birkaç cin içip, ardından kocamla bir şişe şarabı paylaşmayı dört gözle bekliyordum” diye anlatıyor. Ancak bu alışkanlığı, katılmayı planladığı bir maraton için antrenman yapmaya başlamasıyla değişti. Antrenörü, ona alkolü bırakmasını önerdi ve kocasıyla birlikte alkol tüketimini kestiler. Tait, “Çok büyük bir değişim oldu. Kendimi daha güçlü ve daha iyi hissediyorum” diyor. Ancak, sosyal ortamlarda alkol almadıklarını anlayan arkadaşlarının bu durumdan memnun olmadığını da ekliyor.
Almanya’nın Bavyera eyaletinden 22 yaşındaki Amelie Hauenstein, alkolü bırakmak için arkadaşlarının desteğini aldı. Hauenstein, “İçmediğim zaman eğlenceli bir gece geçirmediğimi fark ettim” diyor ve ekliyor: “Bırakmak istedim çünkü Pazar günü uyandığımda, bir önceki gün ne yaptığımı bilmemenin verdiği his çok kötüydü.” Hauenstein, yaşadığı değişimden oldukça mutlu olduğunu belirtiyor.
Bilim Yanılıyor Mu?
Birçok alkolik, içki içmeyi bırakmanın son derece zor olduğunu ifade ediyor. Programa konuşan iki kadının deneyimleri, alkolü bırakmanın sağlık üzerindeki olumlu etkilerini net bir şekilde gösteriyor. Kanada’da madde bağımlılığı üzerine çalışan Dr. Tim Stockwell, DSÖ’nün araştırma sonuçlarına katıldığını belirtiyor. Stockwell, “Alkol esasen riskli bir maddedir ve risk, içmeye başladığınız anda başlar” diyor. Düşük miktarlarda alkol tüketimi ile ölüm oranları arasındaki bağlantıyı anlamak için 107 makaleyi analiz etti. British Medical Journal isimli tıbbi yayın, yüzde bir ölüm riskini orta, binde bir ölüm riskini ise düşük seviye olarak tanımlıyor. Bu seviyeler, ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir.
İngiltere hükümeti, haftada 14 üniteden fazla içki tüketilmemesini önermektedir. Bu, yaklaşık altı orta boy bardak şarap veya biraya karşılık gelmektedir. Stockwell, ölçülü alkol kullanımının sağlığa iyi gelebileceği fikrinin, araştırma metodolojisindeki zayıflıklardan kaynaklandığını savunmaktadır. Soruların yeterince derinlemesine olmadığını, geçmiş alkol tüketimlerinin hesaba katılmadığını ve bazı önemli faktörlerin göz ardı edildiğini belirtmektedir. Stockwell, “Orta seviye içki tüketenler, genellikle daha yüksek gelir grubundadır. Daha iyi besleniyor, düzenli egzersiz yapıyor ve sağlık hizmetlerine daha kolay erişim sağlıyorlardı” diyor.
Fayda-Zarar Dengesi
Ancak herkes, alkolle ilgili riskleri endişe verici bulmuyor. Profesör Sir David Spiegelhalter, “Günde bir veya iki bardak alkol tüketiminin risklerini anlamaya çalışma saplantısını anlamıyorum” diyor. İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nde istatistik profesörü olan Spiegelhalter, risklerin nasıl değerlendirileceğine dair önemli bir bakış açısı sunuyor: “Güvenli bir sürüşün de bir seviyesi yok. Güvenli bir yaşamın da. Ancak bunları kesmeyi kimse önermiyor. Fayda-zarar dengelerine bakmamız gerekiyor.” Dr. Spiegelhalter, riskleri doğru bir şekilde değerlendirme kapasitemiz konusunda şüpheci ve “Bence insanların sadece keyif almak için içtiğini kabul etmeliyiz” diyor.
Dr. Spiegelhalter, ne alkol firmaları için çalışan bir lobi ne de ölçülülük lobisinin (alkole karşı bir hareket) parçası olmadığını vurguluyor ve BBC’ye neden alkol içmekten hoşlandığını anlatıyor: “Burada risk, ortalama yaşam süresini yüzde bir oranında azalttığı zaman anlam kazanıyor. Elli yılı aşkın süre, günde bir bardak içki içmek hayatınızdan altı ay götürebilir.” Dr. Spiegelhalter, günde bir saat televizyon izlemenin veya haftada iki kez pastırmalı sandviç yemenin de sağlık riskleri taşıdığını ekliyor. Sonuç olarak, yetişkin bireylerin kendileri için neyin iyi olduğuna kendilerinin karar vermesi gerektiğini ifade ediyor. Dr. Tim Stockwell de alkolü sevdiğini ve alkolü bırakmayı savunmadığını belirtiyor: “Eğer alkolü hayatınıza renk katan bir şey olarak görüyorsanız, bunun küçük riskler getireceğini bilerek değerlendiriyorsunuzdur.”