Almanya’da Seçim Sonrası Hükümet Ortakları Üzerine Tartışmalar

almanyada-secim-sonrasi-hukumet-ortaklari-uzerine-tartismalar-tpElBhtq.jpg

Almanya’da Seçim Sonuçları ve Aşırı Sağın Yükselişi

Almanya’nın Thüringen ve Saksonya eyaletlerinde 1 Eylül tarihinde gerçekleştirilen seçimler, aşırı sağcı popülist Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin güçlü bir yükseliş göstermesiyle dikkat çekti. AfD, Thüringen’de oy oranını artırarak birinci parti olurken, Saksonya’da da ikinci sıraya yerleşti. Bu durum, federal hükümetin meşruiyetinin sorgulanmasına neden oldu. Thüringen’deki eyalet meclisi seçimlerinde, AfD, 2019’daki seçimlere göre 9,4 puanlık bir artışla oy oranını %32,8’e çıkararak açık ara birinci oldu. Böylelikle Almanya tarihinde 1945’ten bu yana ilk kez, aşırı sağcı bir parti bir eyalette birinci sıraya yerleşmiş oldu, bu da tarihi bir başarı olarak kaydedildi. Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) %23,6 oy oranıyla ikinci sırada kaldı.

Saksonya Eyalet Meclisi seçimlerinde de AfD, oy oranını 3,1 puan artırarak %30,6 ile ikinci parti konumuna geldi. Bu seçimde, %31,9 ile birinci çıkan parti yine CDU oldu. Her iki eyalette de federal hükümeti temsil eden Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) seçimlerde büyük bir hezimet yaşadı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un liderliğindeki SPD, Thüringen’de %6,1, Saksonya’da ise %7,3 oy oranına ulaşarak ancak tek haneli rakamlarla meclise girebildi. Yeşiller Partisi, Saksonya’da %5,1 oy alarak kıl payı meclise girmeyi başardı, ancak Thüringen’de %3,2 ile %5’lik seçim barajına takılarak mecliste sandalye kazanamadı. Hükümetin küçük ortağı FDP ise her iki eyalette de varlık gösteremeyerek Thüringen’de %1,1, Saksonya’da ise %0,9 oy aldı ve dolayısıyla her iki eyalette de herhangi bir rol üstlenemedi.

Seçimlerin Yarattığı Deprem Etkisi

AfD’nin her iki eyalette de %30’un üzerinde oy alması ve federal hükümeti oluşturan partilerin başarısızlık yaşaması, siyasi arenada adeta bir deprem etkisi yarattı. Bu sonuçlar, zaten zor durumda olan federal hükümetin meşruiyetini sorgulamak için bir fırsat sundu. Başbakan Scholz’un hükümeti, muhalefetten olduğu kadar kendi içinden de ciddi eleştiriler almaya başladı. FDP Genel Başkan Yardımcısı ve Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki, seçim sonuçlarının hükümetin meşruiyetini kaybettiğini gösterdiğini belirterek, vatandaşların bu koalisyon hükümetinin ülkeye zarar verdiğini düşündüğünü ifade etti. Kubicki, bu sonuçların bir sonuç olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Thüringen ve Saksonya’daki seçimler, üç yıl önce göreve gelen ve bu süre zarfında sürekli iç çekişmelerle boğuşan federal hükümetin halk tarafından onaylanmadığı eleştirilerine neden oldu. Aşırı sağcı AfD, Thüringen’de federal hükümeti oluşturan partilerin üç katı, Saksonya’da ise iki katından fazla oy almayı başardı. Toplamda 5 milyon seçmenin bulunduğu ve her iki eyalette de seçime katılım oranının %70’in üzerinde olduğu gözlemlendi. Halk, bu seçimlerde hükümeti adeta cezalandırdı. Ancak, hükümetin erken seçime gitmeyeceği yönündeki görüşler de ağırlık kazandı; Almanya’da genel seçimlerin 28 Eylül 2025’te yapılacağı kesinleşti.

Brandenburg’daki Seçimler Üzerine Beklentiler

Öte yandan, 22 Eylül’de ülkenin doğusunda yer alan Brandenburg eyaletinde bir seçim daha yapılacak. Anketler, AfD’nin burada da %24 ile birinci parti konumunda olduğunu gösteriyor. Brandenburg, Dietmar Woidke liderliğindeki SPD, CDU ve Yeşillerden oluşan bir koalisyon tarafından yönetiliyor. Başbakan Scholz’un bu eyalette ikamet etmesi ve SPD tarafından yönetilmesi, Brandenburg’da yapılacak seçimleri kritik hale getiriyor. SPD’nin burada başarısız olması halinde, Başbakan Scholz’un da büyük bir siyasi yara alabileceği yorumları yapılıyor.

AfD’nin Yükseliş Nedenleri

AfD, seçim kampanyalarında hükümetin göç ve mülteci politikası ile iklim ve Ukrayna politikalarını sıkça eleştiriyordu. Aşırı sağcı parti, haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ülkenin doğu eyaletlerinde birinci çıkmayı başarmıştı. Ancak, Scholz hükümeti, AfD’nin bu yükselişine karşı etkili bir yanıt veremedi ve çoğu zaman bu durumu görmezden geldi. Hükümetin karar alma aşamalarında iç çekişmelerini kamuoyu önünde sergilemesi, seçmenlerin gözünde sorunları çözme kapasitesine dair olumsuz bir izlenim oluşturdu.

Seçimlerden bir hafta önce, 23 Ağustos’ta Solingen’de gerçekleşen ve 3 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan bıçaklı saldırının ardından İçişleri Bakanı Nancy Faeser, iltica ve güvenlik alanlarında tedbirlerin sıkılaştırılacağını açıkladı. Ancak, Faeser’in bu tedbirleri seçimlere çok az bir süre kala alması, eleştiri konusu oldu. AfD, Solingen’deki saldırıyı da seçim malzemesi olarak kullanmayı ihmal etmedi. Sivil toplum kuruluşları, partiler ve toplumun önde gelen isimleri, halkı AfD’nin aşırı sağcı politikaları ve partinin Thüringen’deki lideri Björn Höcke hakkında uyarılarda bulunsa da, bu uyarılar Saksonya ve Thüringen’de her üç kişiden birinin AfD’ye oy vermesini engelleyemedi.

Ayrıca, AfD’nin yanı sıra ilk kez seçime giren “Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin” (BSW) Partisi, Thüringen’de %15,8, Saksonya’da ise %11,8 oy aldı. Almanya’nın doğusunda yaşayan seçmenler, iki Almanya’nın birleşmesinden 34 yıl sonra bile kendilerine yeterince değer verilmediği ve temsil edilmediklerini düşünmektedir. Merkezdeki partilerden uzaklaşan bu bölgelerde, özellikle kırsal alanlarda yaşayan vatandaşlar, sorunlarını dile getiren ve kendileriyle ilgilenen AfD ve BSW’ye yöneldi.

AfD’nin Kitle Partisine Dönüşümü

Diğer yandan, AfD, 1990 öncesi sosyalist sistemle yönetilen eski Doğu Almanya (DDR) topraklarında artık bir kitle partisi konumuna gelmiştir. 10 yıl önce kurulan bu parti, zamanla hem aşırı sağcı bir dünya görüşüne sahip olanların hem de hükümete karşı tepki gösterenlerin tercih ettiği bir seçenek haline geldi. Seçmenlerin, AfD’nin sorunları çözme kapasitesine dair güvenlerinin artmakta olduğu gözlemleniyor. Kamu yayıncısı ARD’nin anketine göre, seçmenlerin büyük bir kısmı iltica, göç, sosyal adalet ve doğu Almanya’nın çıkarlarının temsil edilmesi konularındaki sorunların AfD tarafından çözüleceğine inanmaktadır. Bu konuların çoğu eyalet düzeyinde çözülecek meseleler olmasa da, Thüringen ve Saksonya’daki seçim kampanyalarında belirgin bir rol oynamıştır. Anket ayrıca, AfD’nin özellikle genç seçmenler arasında popülerlik kazandığını da ortaya koymaktadır. Thüringen eyaletinde 18-24 yaş arasındaki gençlerin %38’i, 25-34 yaş aralığındaki bireylerin ise %36’sı AfD’ye oy vermiştir. 70 yaş üstündekilerin yalnızca %19’unu kazanabilen AfD’nin, yakın dönemde yüksek oy oranlarına ulaşmaya devam edeceği öngörülmektedir.

Exit mobile version